Geldim, Gordum, Yendim!

Dunya baris gununde dunyaya kuskun kalmasin diye bir kiz dogmus.
Dunyaya, dunyasina kusmus.
Cok aci..

Our Lady of Sorrows

Oya Tezel i ariyorum..
Bulmak istiyorum...OYAAAAAA!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

Where is my mind?

kokakola, bovling for sup, poyzin, on di redyo, sikarling bitifil, van bit, caklit, domino, bekgamin......
bir de d&g, sen iyi ki varsin...

On The Radio

Bleave in Us

Mutlulugu almayi tercih etmedigin marka bir cikolatanin karelerinde aramak aci midir? Kisi kendi ayaklari uzerinde yalniz ve hurdur diye ovunulmeli mi?
Bak Basar Efendi! Sensiz de ne kadar mutluyum gor. Nasil dimdik ayaktayim. Tek ihtiyacim kucuk bir cikolata karesi. Mutluyum, bir kare daha. Huzurluyum, bir kare daha. Bir kare daha. Bir kare daha.
Ne dersin! Bir cikolata eder misin? Kac cikolata edersin? Sever misin?

browni

Tercih ettigim tek markanin browni reklami bile beni browni yemege ikna edemedi. O guzelim duygu dolu reklam bile dokunmadi bana.Ama yanimda bir buyuk paket tasimayi dusunmuyor degilim. Mantikli o bakimdan..
Bir blog da bir yazi gordum. Guzel bir kizimiz asik olmak istiyorum diye bagiriyor. Gecenlerde bir arkadasima Guzin Abla'lik yaptim, asik olmak istiyor. Dedim cok kolay. Isteyince oluyor zaten. Allah'in sevdigi kulu varsa kesin sizsiniz. Diyemedim. Icimden gecirdim. Asik olmanin cok guzel oldugunu savundular. Dedim nerden biliyorsunuz. Kac kere asik oldunuz. Arkasindan kufrettiginiz insana asik oldugunuzu sanmissiniz. Diyemedim. Icimden geciremedim. Icimde kaldi.
Ben bir kere asik oldum. Kim diyebilir bunu. Ben asigim var. Ask sonsuz. Ask tek. Bir sonraki asksa bir onceki degil. Ama oyleyse bir once ki bir sonraki de ask ise siz mucizesiniz. Bir mucize kadar talihlisiniz. Ask cok guzel bir sey degil. Ama onsuz yasanmiyor. Sizin yasamak icin iki tane nedeniniz var. Siz mukemmelsiniz.
Dorde bese inanmam ama. O kufrettigine asik olduguna da. Varsa oyle bir iddian bana anlatma.
Kocaman bir askim var benim. Kimsenin sandigi kisi degil. Hayir bu ben degilim diyen kisilerden biri sadece. Hic soylemiyecegim bir askim. Bu arada ben bir mucizeyim. Hayatta yasamak icin iki nedenim var benim. Soyle 3 vakte kadar bana bir kismet var. Hayir guzeller, siz degilsiniz. Yolum var. Bir de baligim olsa yikayacagim kendimi.

Son Sigaramsın

Aşık olmuş. Ne kadar çabuk anladı. Biz de kıramadık,hemen inanıverdik. Hemşerim, kayırdım. Ama anlamadım. Nasıl sevdiğin kadın karşıda yatarken uyudun, nasıl onun yanındayken mutsuz oldun.Anlayamadım. Kıskandım.

Bir gün yanında kalacağım, sen uyurken sana bakacağım. Bu benim hayalim sevgilim. Seni seviyorum. Seveceğim.

Kutu Kutu Pense

Kutu kutu pense
Elmamı yerse
Arkadaşım bilmem kim
Arkasını dönse.

Kötü kötü şeyler öğrettiler bize. Şimdi de hesap soruyolar, kardeşlerimize. Cık cık cık!

Google dan buldum. Masa üstü resmimin çizgi hali sanki. Orhan, Ümran, Deniz, Fatih...

Bunu görmelisiniz.

Could I turn this place upside down?

Hep kanıtlamam mı gerek hayata benim kendimi. İstediklerimi avcuma iliştiren iyi bir amca olamaz mıydı şu aşağıda ki adam. Kaçan servislerden sonra okula bırakayım mı fıstık diyen tanıdık bir yüzüm, bir sesim neden yok. Bu doyumsuzluk mu, yalnızlık mı? Anlamam için tebeşirle çizmek mi gerekiyor kareleri? Neden sadece hakaret ettiğim erkekler iyiliğimi düşünüyor görünüyor. Sus payı vermek bana neden bu kadar önemli?
Bu gün bunları sordum hayata. SALAK dedi bana. Salakmışım, kabullendim. Sabah depresyona girme kararı almıştım. Bozdum. Pazartesi başlıyacağım, kısmetse.
Paralarım döküldü ellerimden, topladım, utanmadım kendimden. Bunun için eğilmek hoşuma gitti.Keşke her eğildiğimde yerde para olsa dedim. Koca koca adamlar yaldızlı kareleri kazırken ben eğilsem eğilsem toplasam, paraları, paranın satın alacaklarını.
Acaba mutsuz olduğumda paramın alamadıklarının etkisi ne kadar dedim anneme. Katamaranın asla olmayacak dedi. Hayır olacak. Çok uykum var zaten. Beş dakika içerisinde üzerindeyim. Hem en hızlı da benim. Savul Alemdar! Beni sen bile geçemeyeceksin. Rüyalarım benim çöplüğüm, sadece ben öterim.

Angels don't Kill

Melekler uçar. Kahramanlar da uçar.Ben bunu düşünemedim. Yani yapamazdı. Yaptı. Bekliyeceğim gelsin diye. Uff. Gelecek ama ya kanatlarını bir yerlerde unutursa. Kostümü ya üstünde olmazsa. Sanırım bunalıma girmem gerekiyor.
Giriyorum. Rahatsız etmeyin, kırarım.

Girl's Not Grey

Üzülünce buz dağı, sinirlenince kor ateş, hayalleri yıkılınca zifiri karanlık gece yüreğimiz. Her renk, her desen, her modeliz. Sadece gri değiliz.

'İşte bu benim şarkım.' dediğin olur listendeki şarkıya. Tekrar tekrar dinlersin.

Yaptım ben de, bu şarkı benim dedim. Bu şarkılar benim. Sana göndermek istedim sözlerini. Cesaret edemedim. Zaten beni hiç sevmedin. Bu aralar yeşilim, bilesin.

-Eski bir rüya uğruna başka bir rüyaya tutundum, keşke anlasan sen de.
-İncindim, incitildim derinden, terkettim kendimi... daha daha daha....

Siz yine de incelikli davranın, benim kadar değilsede. Ben bu yüzden, incelikler yüzünden, belki daha çok üzüldüm..

I miss you when you re gone

Hırsız polis olduk. Çok heycanlandık, çok korktuk. Kendimizi bir kaçan yerine, bir kovalayan yerine koyduk. Mantık aradık, suç bulduk.

Ferhat-Şirin olduk, Leyla-Mecnun olduk. Nasıl olunur bilemedik. Çok sevdik, çok yorulduk. Bir kız olduk, bir erkek olduk. Aşk aradık, aldatıldık. Hepimiz sorunlu olduk. Üzüldük, içtik, kafayı bulduk.

Ben bu gün çatışma gördüm. Silah sesleri duydum. Kötü sözler duydum. Hangisi bana daha çok dokundu bilemedim. Kurşun oldum, göğe doldum. Silah oldun beni vurdun. Ben sonsuza kadar o silahı doldurur öylece dururdum. Tetiği çektin, kendi kendimi vurdum.

Breakfast at Tifanny

Çok çalışacak türevlerim aranıyor. Herşeyi ben yapamam ki!!

It's Not a Fashion Statement

Ufak birşey. Çok güzel. Hep güzel şeyler çok olsun, kucağın güzel şeylerle dolsun, taşsın istersin. Bencillik değil, gerekirse paylaşadabilirsin. O'nu görünce öyle olmuyor. Hep ufacık kalsın, bir tek sana baksın, bir tek sana gülsün istiyorsun. Zaten o sadece benim diyorsun. Benim bebeğim. Benim güzel bebeğim. Sen dünyanın en güzel bebeğisin, ve benimsin. Büyüdüğünde sevmeyeceğim seni gidersen. Yine bana dönersen, ben seni hep severim, herkesin sevebileceğinden fazla. Ben sadece sana bakarım. Artık birtek sen varsın.

Sonra bir anda uyanırsın, aslında gerçek olamıyacak kadar güzel hayalinden. Yalnız bebek yapılmıyor. Ve bebeğin istediğin kişi olmuyor. Olamaz, büyümüş o zaten.

Başkası onu çoktan kapmış. Bu nasıl bir haksızlık Allah'ım. O'nu ben doğuracaktım. Yirmibilmem kaç sene beklesen, dünyanın en güzel bebeğinin annesi ben olacaktım. O'na annesi kadar iyi bakacaktım. Ne farkederdi ki.

Yaşayamadığın herşeyi özlemek ne garip. Bir arkadaşım, ya da sadece biri, neyse bilmiyorum tanımı yok, bana söylemişti. Uyursun, rüya görmeye başlarsın, rüyanda biriyle konuşursun, uyanırsın uyandığında rüyayla gerçeği ayırt edemezsin. Evet böyle demişti. Uyumadım, hayal ettim, ve aşşağılık gerçeğin ne olduğunu biliyorum. Hayalin de. Çok sevdiğim hayallerimin gerçek olmadığını biliyorum. Bilge olmak sorumluluk getiriyor.

Hey biri çok güzel cümlelerin yok, ama mükemmelsin. Ben sende buna hayranım. Bu, senin olabildiğin herşey. Ben buna gerçekten hayranım.

Şuğurum kapansın istemiştim, aklıma sen geldin. Sözümü geri aldım. Dua ettim. Tanrım beni dinleme lütfen dedim. Zaten dinlememiş, hiç tepki vermedi. Beni pek sevmez , hep bilirim.

Hiçbir şeye sahip değilken çok şeyim varmış onu anladım. Sen varsın. Ben varım.
Baktım, Cadı Kedi de gelmiş. Bana göstermek için ayrılmaz ihlalini getirmiş. Baktım, göremedim, yeterince akıllı değilim. Ama sevdim. Bana dokundu, bana dokunanları severim. Ayrılmaz ihlallerini de sev derlerse onları da severim. Fark ettim.

{SU}

Döndüm. Fikrim gönlümle ayrı düştü, taşıyamadım bu yükü, döndüm. Aradım bulamadım, bağırdım,haykırdım, sesimi duyuramadım, döndüm.

Bu gün ilk defa birşeylerin ellerimden kayıp gitmesini usulca izledim. Hiçbir tepki göstermedim, reflekslerimi kitledim. Sadece parmaklarımın gıdıklandığını hissettim..

Çok sevince kör oluyor insan. Kör olunca çok seviyor. Çok kör olunmuyor, bazıları da az sevilmiyor. Fark ettim. Hepsini edemedim. Ermedi aklım, düşünmedim, vazgeçtim.

Döndüm. Nereye gittiğimi bilmiyordum, döndüm.

Kaybettim. Kazanamıyordum, bildim. Ondan da geçtim. Tek seni silemedim. Tek senden dönemedim. Yine sana geliyorum. Elimde kiler avuçlarıma hapis. Sana ayırdıklarımı bırakamadım. Bırakamam. Sıkıldım. Sıktım.

Bir başka şey sen, sen birbaşka şeyken, ayırdım, seni aldım. Sen bana ait olamadın. Kaçtın, yakaladım. Bıraktım durdun, tuttum huzursuz oldun. Yine kaç, koşarım, dokunmam, yanarım, ama yanında kalırım. Sana çiçek toplarım. Topladım. Veremedim, attım.

Pretty Girl

Pretty girl is suffering, while he confesses everything
Pretty soon she'll figure out what his intentions were about
That's what you get for falling again
You can never get 'em out of your head

She's beautiful as usual with bruises on her ego and
Her killer instinct tells her to beware of evil men
And that's what you get for falling again
You can never get 'em out of your head

Kalp kırıkları batmaz ele ayağa, kırılan kalp bir tek kendine batar. Bir beni kanatıyor. İçime doluyor, taşıyor da sesim çıkmıyor. Dilim varmıyor ne yapıyorsun demeğe. Sözcükler içime oturuyor da dudaklarımın mührü açılmıyor. Bu nasıl bir etkidir elimi ayağımı tutmaz eden. Sen nasıl birisin? Nasıl benimleydin, nasıl kendinden başka birini sevdin?

İyi ki Doğdun Deniz

Oh I believe there are angels among us
Sent down to us from somewhere up above
They come to you and me in our darkest hours
To show us how to live, to teach us how to give
To guide us with the light of love...

Shut up and Smile

Her zaman olduğu gibi mutlu uyandım. Duşumu aldım. Kahvaltı etmedim. Kola içtim. Sabah magazin programlarını seyrettim. Cumartesi sabahımı evde geçirdim.
Öğlen alışverişe çıktım. Beğendiğim ayakkabının numarasını bulamadım. Alışveriş yaptığım internet sitesinden telefon aldım; hediyemin arkadaşımın eline bir gün geç ulaşacağını öğrendim. Arkadaşlarımla buluşmak üzere yola çıktım. Gözlüğümü temizlerken kırdım. Buluşma yerine varınca telefon aldım. Arkadaşımın hastalandığını gelemeyeceklerini öğrendim. Geri döndüm gözlükçüye uğradım. Gözlüğümün garanti kapsamına alınamıyacağını öğrendim. Çocuğun biri yeni aldığım ayakkabının üstüne bastı, sağlık karnemi kaybettim.
Hala sinirli değilim. Sen de beni terslemedin. Ben hayattan sadece bugün bunu istemiştim...

Excuse me while i kill myself

Oh vivid girl; i wish you well, i watch you burn in humid hell
no sleeping pills, no old tatoos will save you now....
He'll never change, he's just too vague
He'll never say you're beautiful....
Oh vivid girl; i wish you well; i really do...


Sana iyi olamadım, başkalarına oldum. Seninle ortak nokta bulamadım, başkalarıyla buldum. Sana layık olamadım, başkaları bana olamadı. Ama sen nasıl da konuştun bir anda diğerlerinin yerine, nasıl da bir anda kararveriverdin.
Sen sevmedin, sevilemeyesi oldum. Sen güzel bulmadın, çirkin oldum. Sen benimle olmadın, kimsesiz oldum. Ne guzel de tanılar koydun. Ulan ne çok şey biliyordun.
Seni ne çok seviyordum, ne kadar benimdin bulmadan önce seni. Bütün hayallerim seninleydi.Ne kadar yanlış tanımışım seni. Asıl senmişsin sevilemiyesi..

Hey Mr Jones!

Ah ağkeğpeğ parti olalı, böyle yalakalık görmedi. Sick princess anasından doğalı televizyona bu kadar sinirlenmedi.
Zeki Müren öldüğünde bu kadar kızmamıştım ana haber bültenlerine. Radikal reklamları bu kadar canımı sıkmamıştı. Mahallenin muhtarları acı sorgularken medya bana bu kadar batmamıştı.
Evet olmuş, doğu da cep telefonu ışığı ile kulak muayenesi yapan ebeyi aydınlarımız, başbakanamız tebrik etmiş telefonla. Kimse sormamış, sen neden doktorluk yapıyorsun diye. Ben de soramadım. Sakın sormayın. Bilmesinler köylerimiz da doktor olmadığını. Kimse anlamamalı ebenin yetkisini aştığını.
Ebe takdire şayan da edenler yanlış olmamış mı?Sağlık bakanı da plaket verirse artık susmam. Susamam. Vatandaş susar, susmalıdır hükümeti var ama deliyim ben duramam. Var mı başka deli? Hep beraber Ankara'ya gidelim mi?

Sanki deniziniz götümden temiz!

Güzel görünmek, her kadın gibi benim içinde önemli. Deniz kenarında daha da önemli sanki. O zaman daha bir göz önündeyim gibi geliyor. O yüzden mayo secimim tam bir işkence. Bomba gibi bir manken değilim. Özellikle alt bedenim ile üst bedenim birbirlerini tam tutmuyor. Kaliteli bir şeyler şart. Neyse kı güzide alışveriş merkezleri bu ihtiyacımı karşılıyor.
Tek bunlar bir tatil için tam yeterli olmuyor. Pareo, suda kafandan çıkmayacak saç tokaları, bikininle uyumlu bir şapka, cici bici, minnacık şortlar, plaj havluları vs.
Ben güzel bir teknem olsun, sevdiğim erkekle deniz de açılalım, çırılçıplak yüzelim, saçımız başımız umrumuzda olmasın istiyorum. Deliler gibi eğlenelim, kim daha yüksekten atlayacak yarışması yapalım, acıkalım, ekmek arası yapalım, hızlı hızlı yiyelim sonra tekrar dalalım. Ya da o an aklımıza ne geliyorsa onu yapalım.
Ama ne olursa olsun ne yaparsak yapalım, aklımızda nasıl görünüyoruz kaygısı taşımayalım.
Yurdum insanı benim gibi düşünüyorsa ne olmuş? Belediye hizmet olsun diye donla girenler kampı mı yapmış? Girelim arkadaşlar. Tangayla ya da üstsüz girenleri kabul eden toplum sizi de kabul edecek. Erkek olsam ben de girerdim.

Bazen

Bazen herşey çok kötü gider. Ölmek istersin, öleyim bitsin. Her şey çok kötü yine bebeğim, ne dersin benimle gelmeye. Gel beraber ölelim.

Keybetmemek için kendi haline bırakmamk lazımmış bazı şeyleri.Çoğu şeyleri, her şeyleri. Aman işte her bi' şeyleri....

Where is the Party at?

Partiyi kaçırdım mı ben şimdi? Tüh kırmızı giyerdim.

All I Wanna Hear is The Message Beep

DAYANMAK İÇİN YAŞARIZ ÜZÜLMEK İÇİN DEĞİL.... Bu gün bu yazıyı sarı bir trsanpoter'in arkasında gördüm, servis camından. Bakakaldım, aydınlandım, mutlu oldum. Servis yolculuklarımız bir saati aşkın sürer bizim. Ya konuşa konuşa kelimeleri bitirmiş, ya çalışa çalışa tükenmiş olacak servis ahalisi şöförün arkasında olmadiği sürece hep uyur. Yalniz olmadikça uyumam, ben. Hele favori yol arkadaşlarım Deniz'lerden biri otuduysa yanıma uyutmamda. Bu gün yine bir arkadaşımın gelmesini bekledim, gelmedi. Bir başka arkadaşım oturdu, uyudu. Dışarıyı seyrettim. Martı Jonathan Livingston yanımdaydı. Şöyle bir selam verdim, gene dışarıyı seyrettim. Sonra vahiy indi, bir melek getirsin istedim, sarı bir transporter getirdi. Şaşırdım, ne demek, ne anlamı olur bunun diye. Aman banane! Bak mutlu ol diyor, mutlu ol o zaman. Bazen mutlu olmak, parmak şıklatmak kadar kolay. Ama olmadı, eksik birşeyler var. Neye katlananacağım ben. Onada bir kılıf bulmak lazım. Aman o da iş mi be, kalan yola katlanırsın. Böylece şarkı söyleye söyleye geldim Karşıyaka'ya. Bir de söz verdim, kırmızı ışıkta yanımızda duran transpoter'a. Ama aramızda... Love forever love is free. Let's turn forever you and me.

Differantial Equations

Yumuşak havlulardan, yumuşak insanlardan nefret ettiğim kadar nefret ediyorum. Diferansiyel denklemler dersinden de nefret ediyorum. Mühendislik okumama rağmen matematiğin tüm türevlerinden, bir yerlere yakınsamaya çalışan yalaka parabollerden, öyle başka derdimiz tasamız yokmuş gibi bize foksiyonların davranışlarını hesaplatan öğretim görevlilerinden, fen fakültesinden ve onun hınca hınç dolu kantininden, herşeye bulunur bir yolu kesin; hayırlısı diyen iyimserlerden nefret ediyorum. Bir de kızmayan, sinirlenmeyen, sürekli gülümseyen, hep doğruyu söyleyen, doğru yolu kimseyi kırmadan küstürmeden sürekli gösteren o yumuşak insanlardan nefret ediyorum. Yumuşacıksınız siz. Her tersliği, her olumsuzluğu soğurup hapsediyorsunuz yumuşak havluların aksine. Havlu yumuşacık olmalı, elini sildiğinde de elin kurumalı. Ama yapmıyor yumuşak havlular bunu işte. İnsan dediğinde kızmalı, bağırmalı, bağıra çağıra ağlamalı, mutlu olunca zıplamalı, kendine has duygusunu gösterme biçimi olmalı, en doğruyu aramak yerine kendine doğrular oluşturmalı. O doğruları birleştirip, hayatını kurmalı. Matematik te o doğrular en güzel nasıl kesişir onu anlatmalı. Şimdiye kadar hiç bir zaman sistem karşıtı olmadım. Anarşizm çok 'cool' ama bana çok uzak. Uyumlu oldum ben sisteme, hiç bir zaman lafım olmadı bütününe. Çok başkaldırdım, çok cezalar aldım parçasına müdahale ettim diye. Birileri herzaman yıkmak, yerine bir şeyler yapmaya çalışmalı. Ama iyi, ama kötü. Birilerimiz "Kaka Çocuk" olmalı. Bende o kaka çocuklar arasında sistemi destekleyen, her zaman beğenilmese de, yapıcı eleştiriler yapan, sistemin getirdiği kurallara uymasada, eş dost arasında "Sistem budur, beğenmiyosan kudur" nidaları atan, gönüllü kakalardan olmayı tercih ettim. İyi de etmişim. Diferansiyel denklemlerin süreklisine, süreksizine, homojenine, heterojenine, çözülenine, çözülemeyenine, edeplisine, edpsizine hayatımı bağlayan bu sisteme iyiki sıkısıkıya bağlanmışım diyorum. Nedeni çok açık sistemsiz olmaktansa olan sisteme uyarım, düşüncesini mantıklı buluyorum. Bana göre realizm böyle birşey, daha iyisi yoksa, ki yapamıyorsan bir de, olanına eyvallah de. Zaten sert bir sistem bizim ki. Değiştirmek için bir şeyleri, siperiniz din olmalı, erkanınız devlet.O zamanda yumuşacık olmalısınız, ödünler içine boğulan, kulak memesi kıvamında bir sistem umulmalısınız, o dediklerimi bir tarafınızda tutabilmeniz için.

jack david

Benim babamın bir motoru vardı. Ben ufaktım motor kocamandı. Maviydi, kırmızıydı, her renkti. Her markaydı, her modeldi. Babam motorunu çok severdi.Babam beni çok severdi. Babam ablamı da çok severdi. Babam annemi severmiydi bilmiyorum, erken gitti, giderken de bana hiç bir şey söylemedi. Yine ufaktım, çok kızdım, ağlamadım.. Motora ya iki kişi binerdik ya dört. Bir babam ve ben, asıl mutlu olduğum gibi, bir ailece asıl mutlu olmamız gerektiği gibi. En çok babam tek yakışıyordu motora, zaten vitrindeki baba gömleklerine, geçen rengarenk arabalara, yapılmış her evin balkonuna, her sporun favori oyunculuğuna, her takımın koçluğuna, her insanın dostluğuna, mangalda ki her etin pişiriciliğine, mangal başına, elinin erdiği, gücünün yettiği her uğraşa en çok o yakışırdı. Ufaktım o zamanlar, motordan indim, dengemi kaybettim, egzoza çarptı bacağım. Banyo yok(Aman Tanrım), krem sürülecek, ellemek yok, bir yere değdirmek yok. Çocukluğu yasakladı doktor amca. Yapacak birşey yok büyümeye başladım. Sonra gitti o da, birşey söylemedi giderken. Çok kızdım, ağlamadım.. İşaretli kaldım ardından gidenlerin, bir bacağımda bir de gönlüm de izi var ikisinin. Arayıpta bulamamakmış korkuları, büyüyünce anladım. Sakın çok geç kalmayın, zaten kızgınım size, sonra bir bakmışsınız başkasınınım. Bir havayastığı daha çekici gelebilir, ya da bak bu da herşeyin doğrusunu biliyor dediğim bir erkek. İhanet sayılmaz, birinin eksikli diğerinin eksikliğinide getirmişti. Şimdi elimdekileri yitirmemek için ikisini beraber istiyorum. İhanet sayılmaz bu izlerime, daha masum hitaplarım var benim.

For example: 'temkin'...

kahveci çırağı

Bu gün akrabalarımız hoş geldiler bize, gelirken de sefa getirdiler. Bu aralar para sıkıntımız vardı, alamıyorduk iyi oldu. Yalnız bunlar benim neyim oluyor bilemedim pek. Birinin teyze, öbürünün de abi olmaya bir itirazı yok sanırım.

Böyle günler de annem pek bir mesut oluyor. Alışkın değilim ben, olmasın. Kıskandırmasın beni. Yine tüm meşguliyeti, tek sinir olduğu insan ben olayım. İçten gelmediğini yeni yeni anladığım, stres atmaya birebir, yaradanın piyasaya çıkarmakla iyi halt ettiği belaları bir tek bana okusun. Dedikoduların tek konuse ben ve benim edepsizliğim olsun. Gelene gidene pek akıllı, pek iyi ama pek bir dili uzun, pek edepsiz bu, babannesi kılıklı desin. Kazanamayacak bu Ceren, benim hiç ümidim yok repliklerini benim ezberlediğime emin olana kadar tekrarlasın. "Birak kız hayatını yaşasın!" diyeyim, "İkinizde aynı boksunuz!" diye bağırsın. Sonra ablam gelsin "yavrum Ceren'im babasını bu öldürdü beni de bu öldürecek." diye ablama sığınsın. Ağlayayım, beni ruh hastası ilan etsin, kavga çıksın.

Ayrıca akrabalarımı sevmiyorum. Bana babamın ölümünü hatırlatıyorlar. Çoğu'nu hayatımda ilk kez babamın cenazesinde görmüştüm. Daha önce gördüklerim ve daha sonra göreceklerimde hayırlı vesilelerle görüşülen insan olma vasfından pek bir uzaklar. Birisi, akrabamız olduğu söyleniyor, yogun bakımdaymış uzun zamandır. Ümit yokmuş, ama çekilmiyormuş fiş öyle bir anda, birilerinin kararıyla. O vesile ile burdalarmış aslında yüzümüze hasret olan, ama işten güçten vakit bulamayan, arayamayan, soramayan akrabalarımız.

Bir de garip tutumları var bu mükkemele yakınlıklarını, iyi huylarını bastıra bastıra anlatan güzel insanların. Kendilerini iki kategoriye bölmüşler, memnun olmasam da akrabam olma dalı altında. Anne tarafı beni pek bir sever. Onlara göre akıllı, basşarılı, ve de babası gözleri önünde ölmüş bir vatan evladı olarak gayet bahtsız bir kızım. Erkek tarafının tutumu ise daha cana yakın. Babamın kaza yaptığımız sırada beni kurstan getirmesi eylemi düzmantıkla ele alınırsa beni baba katili yapıyor. Ağlamadığım için aksi ispat edilemez. Üstelik büyüğüne terbiye öğretme amacıyla cenazeden önce " Edebine hakim olamıyosan bi' siktir git, lazım değilsin." dediğim için benden saygısızı da yok. Bir de ufak bir vukuatım var anlatayım, neşelenelim.

- Efen'im günlerden bir gün Muğla ilinin Yatağan ilçesinin güzide termik santralı sosyal tesislerinde evin demirbaş listesine kayıtlı side marka 12 tuşlu telefonumuz acı acı çaldı. O kadar komik bir konuşma geçeceğini bilememiş mübarek, böyle kritik bir hata yaptı. (konudan sapmayın lütfen). Arayan halamdı. Konuşma şöyle geçiyor.
-Nasılsın kızım?
+İyiyim saolun siz nasılsınız?
-Pek iyi değilim kızım, yaşlılık. Bizim yerimize siz iyi olun artık.
+Geçmiş olsun.
-Sen tanıdın mı beni kızım.
+Yok cıkaramadım.
-Halan ben.
+????
-Annen yok mu kızım?
+Yok.
-Ümran babanı özlüyor musun?
+Hayır alıştım.
-?? Neyse kızım babannen artık yaşlandı. Sürekli oğlum diyor. Size gelsin. Bir babanın mezarını görsdün.
+Gitsin görsün bizle ne alakası var?
-Yaşlı kadın kızım öyle denmez. Kendi bulamaz.
+Sülaleniz geniş maşallah, biri biliyorsur.
-Kızım babannen seni çok seviyor, hep dilinde sen varsın.
+Saolsun. Bizde sık sık anıyoruz. Ama sevdiğimizden değil. O kadın bu eve giremez. İyi ki bu telefona bakan benim. Annem gelsin derdi. Ara iş numarasını vereyim kendin gör istersen. Ama gelmicek sende aramıyacaksın. Bu arada raziye hanıma selamımı söyleyin. Bir daha hiç bir vesile ile bizi rahatsız etmesin. Neyse ders çalışasım geldi birden, iyi günler.
+Dıt Dıt Dıt.

Aslında herşey saygı sevgi çerçevesinde. Beni kimse anlamıyor. Madem öyle ey cemaat-i müslimler, bizi rahat bırakın huzurluyuz biz...

Introduction to Computer Engineering - Ceng 101

Düşünmek, taşınmak, sonra biraz kaşınmak.
, ellem etmek kallem etmek, dere tepe düz gitmek,
dönüp ardına bakmak, bir arpa boyu yol almak. Sonuca
ulaştım sanıp geçici çözümler uydurmak. Algoritmik
işler bunlar.

İşin özü şudur canlarım benim. Ailemizin mutlu ineği karar aldı artık
mail atmayacak. "Ne bu her gün her gün" nidaları
kilise kurdu kulaklarima, okudu okumadı kaygısı bas
ağrısı yapıyor.

Blog'umda kendim çalıp kendim söyleyeceğim. Sizde
nasibinizi alırsınız belki sizide beklerim. Misafirim olun
börekler açar, kekler yapar, çay demlerim.

Sevgilerim saygılarım isimsiz duygularım armağanım
olsun. Yerim sizi minik kurbağalar ablanız size kurban
olsun:)

Boys Don't Cry

Blog tutmaya başladı başlayalı bir çoğu'nun benden küçük olduğunu düşündüğüm (hatta birine emin olduğum), nietekim benden daha fazla tecrübeye sahip olduklarına olan inancımdan; abilerim, ablalarım dediğim, sahsı muhteremlerin yazılarını okuyorum. Guzel insanlar, sevgi kelebekleri o kadar guzel yazıyorlar; yazılarına yapılacak övgüler haddime bir boy büyük kalıyor. Bir de blog kardeşliği kurmuşlar ki yüzük kardeşliğinden sonra yapılabilecek en anlamlı kardeşlik olmuş. (Burda duralım, soluk alalım saksıları çalıştıralım. Bir de sırf yakışıklı ve sesi guzel diye adına kardeşlikler yakılmış cici çocuklar var. Saksımız çalıştığına göre kontağı kapatmadan bu yalan insanlara kızalım, sinirlenelim, rahatlayacaksak masumundan belalr okuyalım. Devam edelim...)

Yazı tarzım uzaktan okuyana alay eder gibi gözükse de ne kadar ciddi olduğumu bir daha ki zirvelerine kaçak girerekten "elinizi bir öpeyim vallahi gideceğim" eylemi yaparak kanıtlayacağım. Umarım atıl kurt edasıyla üzerime atlayan mekan görevlileri ufak bir kız olmamı göz önüne alarak beni fazla hırpalamazlar. Zira cok kırılganım salya sümük ağlayaraktan kovulmama promosyon bir de şiş gözlerim olur. Bu kötü bir durumdur. Sick princess, göz yaşının kuvvetli asidi ile öpülesi bile hoş olmayacak bir kurbağa prense dönüşür. Kurt adamlar kıskanır, bilim kurgu alemi ağır darbe alır, sarsılır. Bütün bunların ötesinde planlı eylememin basın açıklaması eksik kalır şanım şöhretim iki paralık olur.

Simdiye kadar yazamamış olamamın acısını çıkaracağım bir az. Server lara vereceğimiz geçici rahatsızlıktan dolayı müessesemiz adına özür dileriz.

mtlda

Bu aralar mtlda nick'ini kullanan kucuk bir abla var hayatimda. Hic cikmasin hayatimdan, asik oldugumda, kotu not aldigimda, basarisizliga ugradigimda, mutlu oldugumda hep yanimda olsun istedim. mtlda ablam 'favorite bookmark' im benim. guzel yazilar yazan guzel ablam, kucuk ablam...

GAMZE'M

Bir gamzem vardi benim, sag profilime golgesini dusuren. "Bu kiz kimmis?" demden once "Ne guzel gamzesi varmis" dedirten.
Bir Gamze'm vardi benim varligima golgesini dusuren. Bir merhaba alamayan beni tum guzelligi ile bir kenara iten.

Yine bir Gamze'm olsa diye dusunuyorum geceleri. Yine bir gulse dunyam degisse.
Yakici gunesin altinda beni golgesine alsa, korktugum gok gurultulerinde korktugunu belli etmeden bana sarilsa. Sabahin korunde beni uyandirsa, bana is yaptirsa, 40 kilo olsam bile ona uyabilmem icin bana zorla diyet yaptirsa. Limonlu tavuk hazirlasak , karpuz kessek. Gun boyu elma yesek beraber. Sabah sekiz aksam bes mesaimiz , sonra dus aramiz, ardindan tertemiz birbirimize tekrar kavusmamiz.

Insan omru kac insan sevmelik kadar uzun bilemiyorum. Ama insan 17 sene birini sevmisse geri kalan (omru-17) sene kadar o insani sevmeye devam ediyor.
Gamze'm burda degil ama o her gece beni gormeye geliyor.

plucky duck

o bir super kahraman.....
onun gibi olmalıyım...

debbie

debbie's changing faces everyday untill she noticed me
with an infectious kiss of jealousy
she's making eyes at me