GIK

| | 0 yorum

GIK yani lütfen peşimden gel.. In İngilizce Repeat After Me, yani = rem. Rem de bildiğiniz gibi uyurken ki losing my religion demek. Bu kadar çok bilgiyi nasıl biliyorum biliyor musunuz? Fault Sarkacını okurken Jhon Benjamin Luis Fernando Belboy'un isimine ezberlemek yerine tezgahlardaki altın oranların center of gravitylerine tükürüyorum. Arada dayak yediğim oluyor ama yemek için yaşar insan.
Bazen başka şeyler için de yaşar. Yamulmuyosam, Allah bilir peygamber şahidimdir ki yamuluyorumdur, leo paskalyanın anlatmak için yaşamak diye kitabı vardı. GGM yani gabriel garcia devlet güvenlik mahkemeleri bu duruma alınıp darılabilirler ama artık hüküm veremicek kadar yaşlı ve acizler bu yüzden wallahi öptürmem, ölsünler aşkımdan. Ben de 2 çorba kaşığı lafı toparlayıp anlatamadım kimselere zaten, yediğim onca laf tatsız tuzsuz mideme oturdu. Neyse yarın çok iş var, bakınca aslında iş hep çok, ama nedense hepsini yapmıyoruz, yapamıyoruz. Bi' kısmını önceden Allah yapmış, bize de gerisini Allah'a tevekkül etmek kalmış, o da cok vaktimizi almıyor. Boş boş oturup, sıkıntıdan telef oluyoruz, mundar olan human petsler de var! Bu Human pets, in türkçe de hayvan herifler demek! Ama kadınlar da human pet olabildiği için, dünya gittikçe çarpık ilişkilerle kaosun eşiğine sürükleniyor, suratına kapı çarpıcak, dilimize humınpets diye yerleşmiş bir birleşik isimdir. Hanımeli, sigaraböreği, eminönü, dulgarıçocuğu gibi, örnek olarak.

Artık daha fazla bilgi paylaşamam sizinle, benden çok bilirseniz beni geçersiniz.

Aslında ben seni su perisi sanmıştım İstanbul

| | 2 yorum
İzmir'de vapura her binişimde suya atasım gelir kendimi. Cıbır cıbır oynayayım suda etrafımdan vapurlar pufur pufur geçsinler. Deniz kenarında doğup büyümemin de bu tür hayaller kurmamda payı var. İstanbul'da ise deği suya girmek, suya bakasım gelmiyor. Çok büyük hayal kırıklığı yaşıyorum, biri bu şehri benden kurtarsın!.

I ain't gonna be just a face in the crowd

| | 0 yorum
Kıramayacağın kadar sert kapılar var, yine insan yapısı ama yetemiyor işte bir türlü gücün dermanın. Çok istemekle olur sanıyorsun, acıyor, kanıyor ellerin. Olmuyor. Dışarıdan gülünç gözüktüğünle kalıyorsun.

Dönüp bağırıyorsun, kimse umrumda değil diye fakat bağırdığın yerde kimse kalmamış. Sonra yaranı sarmaya çalışanlar oluyor. Bazen tek tük bazen onlarca, kıramadın ya kapıyı, o hırsla bir dolu kalp kırıyorsun. Acınası değilsin hiç bir zaman, yaralarına acıyorsun, seni anlamayanlara acıyorsun da kendine acımıyorsun. Daha çok acı, daha çok ızdırap istiyorsun ki durana kadar kanamaları bastırsın içinin acısı onları.

Farkındalık da çok iyi değil çoğu zaman. Uyuşabilmek ve öyle kalmak lazım. Ya da yarın yeni bir gün, telaşesine kapılmak lazım. Uyumak da bir yere kadar ağlamak da. Neyse geçti, yapılacak çok iş var. Bu kafaya meşguliyet lazım. Anladın mı? Yok bence anlamadın.