kahveci çırağı

| |
Bu gün akrabalarımız hoş geldiler bize, gelirken de sefa getirdiler. Bu aralar para sıkıntımız vardı, alamıyorduk iyi oldu. Yalnız bunlar benim neyim oluyor bilemedim pek. Birinin teyze, öbürünün de abi olmaya bir itirazı yok sanırım.

Böyle günler de annem pek bir mesut oluyor. Alışkın değilim ben, olmasın. Kıskandırmasın beni. Yine tüm meşguliyeti, tek sinir olduğu insan ben olayım. İçten gelmediğini yeni yeni anladığım, stres atmaya birebir, yaradanın piyasaya çıkarmakla iyi halt ettiği belaları bir tek bana okusun. Dedikoduların tek konuse ben ve benim edepsizliğim olsun. Gelene gidene pek akıllı, pek iyi ama pek bir dili uzun, pek edepsiz bu, babannesi kılıklı desin. Kazanamayacak bu Ceren, benim hiç ümidim yok repliklerini benim ezberlediğime emin olana kadar tekrarlasın. "Birak kız hayatını yaşasın!" diyeyim, "İkinizde aynı boksunuz!" diye bağırsın. Sonra ablam gelsin "yavrum Ceren'im babasını bu öldürdü beni de bu öldürecek." diye ablama sığınsın. Ağlayayım, beni ruh hastası ilan etsin, kavga çıksın.

Ayrıca akrabalarımı sevmiyorum. Bana babamın ölümünü hatırlatıyorlar. Çoğu'nu hayatımda ilk kez babamın cenazesinde görmüştüm. Daha önce gördüklerim ve daha sonra göreceklerimde hayırlı vesilelerle görüşülen insan olma vasfından pek bir uzaklar. Birisi, akrabamız olduğu söyleniyor, yogun bakımdaymış uzun zamandır. Ümit yokmuş, ama çekilmiyormuş fiş öyle bir anda, birilerinin kararıyla. O vesile ile burdalarmış aslında yüzümüze hasret olan, ama işten güçten vakit bulamayan, arayamayan, soramayan akrabalarımız.

Bir de garip tutumları var bu mükkemele yakınlıklarını, iyi huylarını bastıra bastıra anlatan güzel insanların. Kendilerini iki kategoriye bölmüşler, memnun olmasam da akrabam olma dalı altında. Anne tarafı beni pek bir sever. Onlara göre akıllı, basşarılı, ve de babası gözleri önünde ölmüş bir vatan evladı olarak gayet bahtsız bir kızım. Erkek tarafının tutumu ise daha cana yakın. Babamın kaza yaptığımız sırada beni kurstan getirmesi eylemi düzmantıkla ele alınırsa beni baba katili yapıyor. Ağlamadığım için aksi ispat edilemez. Üstelik büyüğüne terbiye öğretme amacıyla cenazeden önce " Edebine hakim olamıyosan bi' siktir git, lazım değilsin." dediğim için benden saygısızı da yok. Bir de ufak bir vukuatım var anlatayım, neşelenelim.

- Efen'im günlerden bir gün Muğla ilinin Yatağan ilçesinin güzide termik santralı sosyal tesislerinde evin demirbaş listesine kayıtlı side marka 12 tuşlu telefonumuz acı acı çaldı. O kadar komik bir konuşma geçeceğini bilememiş mübarek, böyle kritik bir hata yaptı. (konudan sapmayın lütfen). Arayan halamdı. Konuşma şöyle geçiyor.
-Nasılsın kızım?
+İyiyim saolun siz nasılsınız?
-Pek iyi değilim kızım, yaşlılık. Bizim yerimize siz iyi olun artık.
+Geçmiş olsun.
-Sen tanıdın mı beni kızım.
+Yok cıkaramadım.
-Halan ben.
+????
-Annen yok mu kızım?
+Yok.
-Ümran babanı özlüyor musun?
+Hayır alıştım.
-?? Neyse kızım babannen artık yaşlandı. Sürekli oğlum diyor. Size gelsin. Bir babanın mezarını görsdün.
+Gitsin görsün bizle ne alakası var?
-Yaşlı kadın kızım öyle denmez. Kendi bulamaz.
+Sülaleniz geniş maşallah, biri biliyorsur.
-Kızım babannen seni çok seviyor, hep dilinde sen varsın.
+Saolsun. Bizde sık sık anıyoruz. Ama sevdiğimizden değil. O kadın bu eve giremez. İyi ki bu telefona bakan benim. Annem gelsin derdi. Ara iş numarasını vereyim kendin gör istersen. Ama gelmicek sende aramıyacaksın. Bu arada raziye hanıma selamımı söyleyin. Bir daha hiç bir vesile ile bizi rahatsız etmesin. Neyse ders çalışasım geldi birden, iyi günler.
+Dıt Dıt Dıt.

Aslında herşey saygı sevgi çerçevesinde. Beni kimse anlamıyor. Madem öyle ey cemaat-i müslimler, bizi rahat bırakın huzurluyuz biz...

0 yorum: